her telden hayat...

her telden hayat...

28 Aralık 2011 Çarşamba

veee yeni yıl hediyeleri gelmeye başlar...


Sevgili eşim, annem ve kardeşim bu yıl ki hediyelerini erken verme gafletinde bulundular:)Dayanamadım açtım hediyelerimi.Yedi aylık doğmuşum, sabırsızlığım bundan ileri geliyor.

27 Aralık 2011 Salı

Ablasının kuzusunun doğum günü bugün,


Önceleri “nereden çıktı bu ya” dediğim, ilk hayat ortağım sonra en yakın sırdaşım, dert ortağım, asla benden vazgeçmeyecek, yüreğimdeki yeri en derinde olan kuzum, canım kardeşim!!!İyi ki benim kardeşim oldun, İyi ki ellerin hep ellerimde, iyi ki yüreğin hep yüreğimde.
Neler neler yaşadık kız, biz seninle:) neler gördük geçirdik.Kah güldük, kah ağladık…Ama hep kenetlendik. Kavgada ettik, dövüş de. Ama hep sevdik. Konuşmadan anlaştık, bakmadan gördük. Zaman zaman gıcık oldum ama her zaman gurur duydum,. .
Evet canım kardeşim, bu gün beni abla yapışının 28.yılı.
İYİ Kİ DOĞDUN kuzumm!!! Sen benim küçüğüm, ama aşklarımın en büyüğüsün, Seni çok seviyorum…

12 Aralık 2011 Pazartesi

jingle bells, jingle bells ....


Masal büyüsünde bir yıl dilemiştim 2011’i karşılarken. Koskoca bir yıl, dopdolu yaşanmış 365 gün… Geldi ve geçti. Çok da güzel geçti. Hayatı tutabildim, sevgiyi kaçırmadım. Daha çok sevdim, daha çok sevildim. Ve daha da çok olgunlaştım.
Dünyaya hoş gelenlerim de oldu, cennete uğurladıklarım da. ( Canım kuzenim, teyzem ve baba yarısı amcam; nurlar içinde yatın.)
Şükürler olsun sana Allah’ım,
• Beden ve akıl sağlığım yerinde olduğu için,
• Özgür olduğum için,
• Kendimi çok ama çok sevdiğim için,
• Kendime güvendiğim ve güvenilir biri olduğum için,
• Çok sevdiğim ve çok sevildiğim için,
• Başarılı, yürekli, ve güçlü olduğum için,
• Sevdiklerim yanımda olduğu için,
• Bana aşık, beni seven, beni anlayan, koruyup kollayan, aldığım nefes gibi her an yanımda olan bir eşim,
Bana hala çikolata alan, terlemiş miyim diye sırtımı kontrol eden, kanatları her an üzerimde olan melek kalpli bir annem,
Sırtımı ona yasladığımda dünyayı fethedebilecek gücü kendimde bulduğum bir babam,
Önceleri “nereden çıktı bu ya” dediğim, sonra en yakın sırdaşım, dert ortağım, asla benden vazgeçmeyecek, yüreğimdeki yeri en derinde olan bir kardeşim olduğu için,
• 30 yıllık yaşamım boyunca çok güzel dostluklar biriktirdiğim için,
• Mutlu, huzurlu ve sıcacık bir yuvaya sahip olduğum için,
Sana sonsuz şükürler olsun ALLAH’IM….

Ve, 2012… Hoş geldin!

Seni tüm sevgimle kucaklıyorum… Yine yeni umutlarım, beklentilerim var senden. 2011 de istediklerimin aynısını istiyorum kendim, sevdiklerim ve tüm insanlık için.
Daha çok renk cümbüşü ve çiçek çiçek başkalık getir hayatıma….
Özlem

24 Kasım 2011 Perşembe

Kutlu olsun!!!



Arkadaşlar, Yeni Türkiye’nin birkaç yıla sığdırdığı askerlik, siyaset ve yönetim alanlarındaki devrimler, sizin; sayın öğretmenler, sizin toplumda ve düşünce hayatımızda yapacağınız devrimlerdeki başarınızla gerçekleşecektir. Hiçbir zaman unutmayın ki, Cumhuriyet sizden “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” kuşaklar ister.

Mustafa Kemal ATATÜRK

23 Kasım 2011 Çarşamba

bayıldımm....



Nintendo Wii oyun konsolları hakkında az çok bilgim vardı, ancak Fit Plus+Balance Board ile arkadaşım Neval sayesinde tanıştım ve tek kelimeyle bayıldımmm.Bu alet süpper ötesi. Spor yapamıyorum diyenler, asla kaçırmayın derim.Balance board ile kendi karakterinizi oluşturup kilonuzu, vücut yaşınızı,vücut dengenizi ölçebilir; kendi egzersiz programınızı oluşturup,yaktığınız kalorileri hesaplayabilir, eğlenceli oyunlar oynayarak zayıflayabilirsiniz.
Teşekkürler Neval:))
Detaylı bilgi için, http://www.nintendo.com.tr/

JAPONYA'DA BİR ÇOCUK....


10 yaslarindayken bir trafik kazasi geçirmis ve sol kolunu kaybetmis. Oysa çocugun büyük bir ideali varmis.Büyüyünce iyi bir judo ustasi olmak istiyormus.Sol kolunu kaybetmekle birlikte,bu hayali de yikilan çocugunun büyük bir depresyona girdigini gören babasi, Japonya'nin ünlü bir Judo ustasina gidip yapilacak bir seyin olup olmadigini sormus..
Hoca: Getir çocugu ..bir bakalim, demis.
Ertesi gün baba-ogul varmislar hocanin yanina..
Hoca çocugu süzmüs ve:
Tamam demis..yarin esyalarini getir, çalismalara basliyoruz.
Ertesi gün çocuk geldiginde hocasi ona bir hareket göstermis ve 'bu hareketi çalis 'demis.
Çocuk bir hafta ayni hareketi çalismis..Sonra hocasinin yanina gitmis.
Bu hareketi örgendim baska hareket göstermeyecek misiniz?'diye sormus.
Hocanin cevabi: -Çalismaya devam et olmus...2 ay,3 ay,6 ay derken çocuk okuldaki bir yilini doldurmus..Çocuk bu bir yil boyunca hep o ayni hareketi tekrarlamis. Hocanin yanina tekrar gitmis:
Hocam bir yildir ayni hareketi yapiyorum bana baska hareket göstermeyecek misiniz?
- Sen ayni hareketi çalis oglum .Zamani gelince yeni harekete geçeriz..
2 yil ,3 yil, 5 yil derken çocuk judodaki 10. yilini doldurmus.Bir gün hocasi yanina gelip. ...
'Hazir ol ! ' demis..'Seni büyük turnuvaya yazdirdim.Yaruın maça çikacaksin!'. .
Delikanli şok olmuş..Hem sol kolu yok hem de judo da bildigi tek hareket var. Ünlü judocularin katildigi turnuvada hiçbir sansinin olmayacagini düsünmüs; ama hocasina saygisindan ses çikarmamis.
Turnuvanin ilk günü delikanli ilk müsabakasina çikmis. Rakibine bildigi tek hareketi yapmis ve kazanmis. Derken.. ikinci ,üçüncü maç....çeyrek, yari final ve final...Finalde delikanlinin karsisina ülkenin son on yilin yenilmeyen sampiyonu çikmis. ....Tam bir üstat delikanli dayanamayip hocasinin yanina kosmus..
'Hocam hasbel kader buraya kadar geldik ama rakibime bir bakin hele. Bende ise bir kol eksik ve bildigim tek bir hareket var.. bu kadar bana yeter.. bari çikip ta rezil olmayayim izin verin turnuvadan çekileyim..'
-Olmaz demis hocasi. Kendine güven,çik dövüs.Yenilirsen de namusunla yenil.
Çaresiz çikmis müsabakaya.Maç baslamis. Delikanli yine bildigi o tek >hareketi yapmis ve tak.!
Yenmis rakibini sampiyon olmus. Kupayi aldiktan sonra hocasinin yanina kosmus
-Hocam nasil oldu bu is..?

Benim bir kolum yok ve bildigim tek bir hareket var.Nasil oldu da ben kazandim.?
-Bak oglum 10 yildir o hareketi çalisiyordun.O kadar çok çalistin ki,artik yeryüzünde o hareketi senden
daha iyi yapan hiç kimse yok.

Bu bir, ikincisi de o hareketin tek bir karsi hareketi vardir. Onun için de rakibinin senin sol kolundan tutmasi gerekir.! Bunu anlatan dostumuz bir de sunu ekledi:
'Insanlarin eksiklikleri bazen , ayni zamanda en güçlü taraflari olabilir.
Alıntı

20 Kasım 2011 Pazar

GÜNAYDIN


Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama!

Yarım saat erkene erkene kurulsun saatin

Kedi gibi gerin,ohh ne güzel yine uyandım diye sevin.....

Pencereni aç,yağmur olsa da,fırtına olsada,nefes al derin derin,Yüzüne su çarpma,adamakıllı yıka yüzünü serinserin.Geceden hazır olsun,yarın ne giyeceğin.

Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart,Çek kızarmış ekmek kokusunu içine.Bak güzelim kahvaltının keyfine...

Ayakkabıların boyalı olsun,kokun mis,önce sana güzel gelsin aynadaki süliyetin.Çık evindenneşeyle,karşına ilk çıkana gülümse,aydınlık bir gün dile.Sonra koş git işine,dünden,önceki günden,hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla,ohhh şöyle bir hafifle.Bir güzel kahve ısmarla kendine,seni mutlu eden sesi duymak için alo de.Hiç işin olmasada öyle üzeri dışarı çık.

Yağmur varsa ıslan,güneş varsa ısın,hatta üşü hava soğuksa,

Yürü,yürürken sağa sola bak,öylesine değil,görerek bak....

Çiçek görürsen kola,köpek görürsen okşa,çocuk görürsen yanağından makas al....Sonra şöyle bir düşün,kimler sana yol açtı,sen çok darda iken kimler seni ferahlattı,kapını tıklattı?Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi?

Hadi hemen uğrayabilirsen uğra,arayabilirsen ara,Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor...Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak, yüzünde güller açtıracak...

Günün güzeldi değilmi? Akşamın da güzel olsun..

Yemeğin ne olursa olsun,masanda illaki kumaş örtü olsun...Saklama tabakları,bardakları misafire,sizden ala misafir mi var bu dünyada.Ailecek kurulun sofraya,öyle alel acele değil, vazife yapar gibi hiç değil,şöyle keyife keyifkatar gibi,lezzete lezzet katar gibi,eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının...

Gece evinde, dostların olsun

Sohbet mezen, kahkahan içkin olsun...

Arkadaşım, hayat bu daha ne olsun?

KENDİNİ SEVMEK ÖMÜR BOYU SÜRECEK BİR AŞK

ÖYKÜSÜNÜN BAŞLANGICIDIR !!!

Alıntı: anonim

20 Mayıs 2011 Cuma

Bir İstanbul Masalı










Bahar geldi hoş geldi. Keyfini çıkartmak lazım dedik , dört günlük tatili de fırsat bilip koyulduk sevgiliyle yollara. Rotamız bir yanında Yeşilçay, öteki yanında Göksu Dereleri ve yeşilin bin bir tonunu içinde barındıran gür ormanlarla çevrili Ağva idi. İstanbul ile iç içe olmasına rağmen tabiliğini kaybetmemiş sayılı beldelerden biri Ağva. Yani şehrin karmaşasından kaçmak isteyenlere şiddetle tavsiye edilir. Hem İstanbul’a sadece 96 km uzaklıkta.

19 Mayıs 2011 Perşembe

Kışlıklar hurçlara, yazlıklar dolaba...




Yaşasın!...Ağaçlar çiçek açıyor, ve nihayet güneş yüzünü gösteriyor. Kışlıkların gardırobu işgalinden kurtarıp, yazlıklara yer açmanın tam zamanı.
Kışlıklar Hurçlara, Yazlıklar Dolaba!
Peki bakalım uzman ev hanımları ne buyurmuşlar bu konuda,
Kışlık giysilerimizi kaldırmadan önce mutlaka yıkayıp, iyice kurutacakmışız. Aksi durumda, kıyafetlerdeki nem, çürümelerine neden olabilirmiş.
Kaldırmak istediğimiz giysileri hurçlara, valizlere, baza altlarına ve yerden tasarruf etmek için vakumlu poşetlere koyabilirmişiz. Eğer valiz ve hurç kullanacak isek rutubetsiz bir ortamda saklamaya özen göstermeliymişiz.
Bu arada kışlık kıyafetleri bazada tozlanmaması için üstlerine temiz bir kumaş örtmeyi ihmal etmiyoruz.

Kıyafetlerimizin bozulmaması için aralarına naftalin ya da güve kovucu yerleştirecekmişiz( ben onların kokusundan hoşlanmadığım için sabun koyuyorum ya da bitmiş parfüm şişesi ).İhtiyaç duyduğumuzda aradıklarımızı kolayca bulabilmek için gruplandıracakmışız. Kazaklar, triko elbiseler gibi kışlık kıyafetleri ayrı yerlerde saklamalıymışız.
Triko kıyafetlerimizi poşetlerin içinde değil kumaştan yapılmış kılıfların içinde saklayarak sararmalarını önleyebilirmişiz. Trikolar sarkmaya müsait oldukları için asmak yerine katlayarak kaldırmanın faydası varmış.


Kalın kumaşlı kışlık pantolonlarımızı yine gruplayarak kaldırıyoruz. Yaz günlerinde ihtiyaç duymayacağımız için dolabı işgal etmelerine izin vermiyoruz.

Bot, çizme gibi kışlık ayakkabılarımızı temizledikten sonra kutuların içine koyarak kaldırıyor, şekillerinin bozulmaması için içlerine gazete kağıdı doldurmayı unutmuyoruz.

Sonuncu ve bence en önemlisi, giysilerimizi elden geçirirken, eski olanları ya da artık giymek istemediklerimizi gözden geçirip, her hangi bir kusuru olmayan, kış mevsiminde giymeyi istemediğiniz kıyafetleri yıkayıp, paketleyip ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak.
Ben kıyafet işini hallettim, kaldı ayakkabılar….Yeni başlayacaklara kolay gele!!!